UNUTTURMAYACAĞIZ sloganıyla okurlarla buluşturulan “soma şiirleri antolojisi ” Türk edebiyat kitaplığındaki yerini aldı şimdilerde.
Okurlar açısından okunması en zor eserlerden biri beklide. Okudukça acıları tekrar tekrar yaşayacağız ister istemez. Ama mutlaka okumalı ve unutmamalıyız diye düşünüyorum.
Yapıtın koordinatörlüğünü yürüten şair arkadaşımızın önsöz yazısının bir bölümü paylaşmak istiyorum sizinle.
“Soma’da 13 Mayıstan sonra yaşayan olmak, kaymakam olmak, polis olmak, öğretmen olmak, insan olmak zordu. Taşın altına elini koymak zordu, bu zoru başaranlarla, şehit eşleriyle, şehit çocuklarıyla, şehit yakınlarıyla huzura geldik yan yana.”- Mehmet Metin Baş
Editör gonca aydemir’in kaleminden dökülenler ise;
“ Antoloji hazırlamaktaki amacımız bu faciayı unutturmamaktır. Ağıtlar yakmak, şiirler düzmek çözüm değildir elbet. Hamasetten bir şey çıkmaz. Sadece biraz olsun öfkemizi yatıştırır, o kadar. ”
Ayrıca kitabın çıkış aşamasında ve düzenlenen gecede emeği geçen tüm duyarlı dost yüreklere edilen teşekkür yazısı kitabın ön sayfalarında yer alıyor. Bende bu vesileyle adı geçenler kişilere ve kurumlara bu vesile ile teşekkür ediyorum.
Yazımın bu bölümünde Antoloji içerisinde yer alan eserlerden aldığım acı dolu dizeleri paylaşmak istiyorum sizlerle.
“ bütün ışıkları kırmızı yanan bir kavşakta / sağ kalmak oyunuydu madencilik ” diye başlıyor şairimiz.
“yüzlerce arkadaşıyla birlikte/ ölümün bir örnek kıyafetlerini giyip/simsiyah kaderimizle/ yenildik ölüme dostlar ” Alim Yavuz /Giresun
“ hiç ağlamamalıydı bahar gözlü yarınlar/ ateş topuna mı sarılmalıydı koca ömür/ onlar bir lokma ekmek için/ yarınsız, babasız kalmamalıydı ” Azime Gürlek / Akşehir
“ ağlama kadınım, ağlama çocuğum diyemem şimdi / şehrim bozuk, günsüz yüzüm, katığım yok getirecek/ sözüm ise infilak mevsiminde ” Ferzan Sarpkaya / Manisa
“ yüreğinden vurulmuş yatıyor madenci şehidim/
hain bir ihmal pususunda kaldı bedenin/ susamışsınızdır su ister kavrulmuş ciğerlerin/düşerken alnını delmiş kömür aldığın yerlerin ” M. Metin Baş / Elazığ
“ aymazlık sularında/ biçilmiş taze filizler/ ağıt figan olmuş/
yükseliyor arşa/ yeter yeter ” Hikmet Özkaya / Kayseri
“ her parça kömürün, közün üstünde/ bir insan taleyi küle çevrildi/ her maden deyende, ocak deyende/ sesimiz naleye, ağlayan dile çevrildi ” Raife Serxanqızı/ Azerbaycan
“ adını değiştiriyorum ‘babalar şehri’ babalar gününden eksik olan/ çünkü babam şehit ve şehitler kutlanmaz…anılır/ artık kork benden ahım var sana/ sen ‘baba’ gibi saramazsın, üşüyeceğim/ ölüm rüzgarı daha sert olacak ” Semih Yunca/ Diyarbakır
“ yaz bahar ayları hüsrana döndü/ bülbülün yerine baykuşlar kondu/ kapılar kapandı ocaklar söndü/ yandı yüreğimiz ağlar Türkiye’m ” Metin Cansız/ Sivas
“ sararıp solmuş sardunyalar saksılarda/ sarıp sarmalayamayacak diye yavrularını, babalarının kolları/ bundan böyle artık sarmaşıklarda sarmayacakmış asla duvarlarımızı ” Semra Maral/ Tokat
“ şapkaların ışığı ilelebet söndü bak/ tulumları, çizmesi, kürekleri öldü bak/ kömür yetimdirartık, gün geceye döndü bak ” Sibel Unur Özdemir/ Ankara
“ madenci isen kefen hazır olacak/ unutacaksın gün ışığını, hayatı/ çalıştığın her günü son bileceksin/ ölüm hep yakanda olacak/ Azrail ise yoldaşın olacak ” Mehmet Deniz Küçüköner/ İzmir
“ baba bu yangın seni mi yaktı/ madeni mi/ yürekleri mi/ yoksa bizi mi/ kimi yaktı/ biz şimdi sensiz mi kaldık bu evrende/ sabah beni kim öpecek sen işe giderken ” Faruk Ambarcıoğlu/ Bursa
“ hüzün perde perde aralanıyor Soma’da / bir kavganın/ ekmek kavgasının son iş günü/ ağaran gün bile karanlık artık ” Vildan Poyraz Coşkun/ Artvin
Vildan Poyraz Coşkun
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder