5 Mart 2015 Perşembe

Gereksiz Günler

          Gereksiz Günler

          Geçtiğimiz günlerde, her sene olduğu gibi 8 mart dünya kadınlar günü, coşku ile kutlandı !!.

Her kesim, elinden gelen ne varsa, bir güne sığdırıp, saat onikide de noktayı koydular. Seneye aynı bilindik sahneleri sergilemek için enerji toplamaları lazım ne de olsa!

8 mart imiş!

Emekçi kadınların günü imiş!

Ne yazık ki, bu yaşıma kadar bu günü, bir kadın olarak anlamlandıramadım bir türlü. Gerçek emekçi kadınlarımızın –ısmarlama- koca bir yıl içerisinde bir güne ihtiyaçları var mı acaba diyerek, düşünmeden edemiyorum da.

Şu şarkıyı mırıldanasım geldi birden “senede bir gün

Bu, özel mi özel günde TV ekranlarında, ünlü-ünsüz medyanın gözdeleri, kadın dernekleri boy gösterme telaşındaydılar. Karşı cinsten kutlamaları kabul eden sözde emekçi kadınların, suratlarındaki tarifsiz mutluluksa görülmeğe değerdi doğrusu.

Sözde duyarlı erkeklerimiz de, bir güne sığdırmaya çalıştıkları sevgilerini, desteklerini, minnettarlıklarını sunma telaşı içerisinde ki duruşları komik denecek cinstendi.

Bazıları bu günün bir sembol olduğunu dile getirseler de her şeyin en iyisini hak eden kadınlarımıza ( altını çiziyorum HAK EDEN ) hakları, sembolleştirilen bir günde değil, her zaman verilmelidir. Alaycı üslubum, bu kanaati taşıdığımdandır. Bunun dışındaki gösterileri ise asla kabul etmiyorum.

Bu düşüncelerime bakıp da feminist olduğum kanısına da varmanızı istemiyorum. İsterdim ki feminist geçinen kadınlar benim verdiğim tepkiyi vermiş olsalardı keşke.

Türkiye’de kadın sorunlarının ayyuka çıktığı, kadına şiddetin yaşanmadan geçirilen bir günü hatırlamıyorum. Hatta ve hatta, kocasının talimatıyla akrabasının kurşunlarıyla, sığındığı poliklinikte can veren bir kadın haberinden sonra nasıl bir gün kutladığımızı düşünmeye davet ediyorum.

Son günlerde kadına şiddeti azaltmak yada caydırıcılığını artırmak adına bir çok kararın yasallaşması aşamasına gelmememizden dolayı, memnuniyetimi dile getirmeden de geçemiyeceğim. Bunlardan en kayda değer olanı; gerektiğinde kadının kimlik değişiminin yapılabileceği idi.

Tepkim sadece kadınlar gününe değil tabi ki. Bu gün ile birlikte kabul etmediğim bir anneler günü, bir babalar günü ve en gereksiz bulduğum gün, sevgililer günü. Hepsinin alt zeminde ticari hareketlilik yatmaktadır. O günlerde yapılan alışveriş çılgınlığını bir düşünsenize. Bu sözde özel günlerde kasalarını doldurup kazançlı çıkan kim?

Gereksiz bulup saydığım bu günleri farklı bir açıdan değerlendirmek istiyorum. Şöyle ki; 14 Şubat sevgililer günü; sevgilisi olan, eşi olan gider hediyesini alır, güzel ve özel bir gün geçirir. Buraya kadar iyi hoş. Görsel ve yazılı basında o gün, konuyu can alıcı bir şekilde işler. Ya sevgilisi, eşi olmayanlar. Onların gün boyu yaşadıkları mutsuzluklar, ümitsizlikler ne olacak. İşin bu boyutunu hiç düşündünüz mü?

Bir başka düşünmemiz gereken benzer özel gün, anneler ve babalar günü. Annesi-babası olanların mutlu geçirdikleri bir gün iken, onları kaybetmiş veyahut onları hiç tanıyamamış binlerce insanın o günü, duygusal anlamda nasıl geçirdiklerini de düşünmemiz gerekiyor. Belki her zaman hissederiz yokluklarını ama o gün kat be kat ağır gelir insana.

Bu yüzdendir ki bir güne sığdırılmaya çalışılan sevgi, minnet yüklü paylaşımları, tüm yıla yayarak vermeye çalışalım lütfen. Ancak o zaman gerçek değerini bulacaktır tüm emekler.

Haftaya görüşmek dileğiyle hoşça ve dostça kalın.
 
 
              Vildan Poyraz Coşkun 
               12.03.2012
               Yazı No: 20

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder