“Şu simada asla yalan olmaz”, “şu asalete, şu duruşa bak”, “ne oldum delisi olmadı” , “zorda olmasına karşılık hiç şikâyet etmiyordu” , “bu kadar lafa söze karşılık herkese hakkını helal etti”,yukarıda kurduğumuz cümleleri çoğaltabiliriz aslında ve bu cümleleri sarf ettiğimiz birey için “Ne kadar karakterli bir insan” deriz.
Birde bunlara birkaç cümle daha ekleyelim
dilerseniz. “sert mizaçlı bir kişilik” “Ne kadar uysal bir adam” , “ şen şakrak
bir kadın” vb.
Arapça bir kelime olan mizaç Meydan Larousse’ya göre
iki temel anlamda kullanılır. 1) Bir kimsenin yaratılışından gelen özelliklerin
tümü 2) Kişinin kendi kendisiyle ve dış çevreyle ilişkisinde genel olarak
içinde bulunduğu ruh ve duyarlılık hali.
Bu tanımlardan anlaşılacağı gibi karakterle mizaç
birbirinin yerinde kullanılmaktadır. Mizacın daha çok yaratılıştan getirilen
özellikleri taşıdığı sonucu da çıkarılabilir. “Herkes böyle davranmaz, bu bir
mizaç meselesi” cümlesinden de anlaşılacağı gibi mizaç kişiden kişiye
değişmektedir. Doğuştan gelen bu tür özelliklere de fazlaca da müdahale
edilmemektedir. Şöyle ki; öfkeli bir insanı bütünüyle uysal bir insana çevirme
şansımız yok gibidir.
Karaktere gelince, Fransızca bir kelimedir.
Birbirinden farklı üç anlamda kullanılır.
1) Bir bireyin
kişiliğini oluşturan ve çevresine gösterdiği tepkileri belirleyen sürekli
duygusal niteliklerin tümü.
2) kişiliğini güçlü bir
şekilde ortaya koyma, kararlılıkla davranma yeteneği.
3) Bir şeyin ayırt edici
özelliği (Meydan Larousse )
Osmanlıca da, “karakter” kelimesinin karşılığında
“vasıf” “seciye” “hasisa” kelimeleri
kullanılır. Edebiyatta ise bir eserde duygu, tutku ve düşünceleri açısından ele
alınan kişi anlamına gelir. Birçok kaynağa göre de karakter kelimesine
“yaradılış” anlamı yüklenmektedir.
Burada şu vurguyu
yapmakta fayda görüyorum. “karakter” kişiden kişiye değiştiği gibi, eğitim
yoluyla da istenilen kalıba sokulabilir. Çoğu zaman kullanılan ve “benim
karakterim budur” diyen bir kişi
sorumluluğu üstünden atamaz velhasıl. Çünkü karakter eğitilebilir. Kişinin
aldığı eğitimi ve çevre faktörünü de unutmamak gerekir. Aynı kültürü ya da aynı
dini paylaşan insanların, çoğunlukla ayrı karakterleri sergilemeleri bundandır.
Karadeniz yöresinde yaşayan insanlarda heyecan belirli bir özellikse, doğuda
yaşayan insanlarda bir işi yavaştan alma, daha baskındır.
Mizaçların ise daha köklü olduğu söylenebilir. Kişinin
mizacını değiştirmemiz çok mümkün değildir. Aslan, kedinin mizacına asla
giremez ama aslan eğitilebilir. Öfkeli mizaca sahip olan bir insanı uysal bir
insana çevirmemiz mümkün değil iken, sert mizaca sahip insana verilen uygun bir
eğitimle adil bir insan olarak hayata kazandırmak mümkündür.
Burada dikkat etmemiz gereken nokta, şudur ki; eğitimden
yoksun olan, böyle mizaçlı insanlar toplumu rahatsız eden bireyler olarak
ortaya çıkabileceği hususudur. Sert mizaca sahip bir insanın alacağı sağlam bir
terbiye ile kazanacağı karakter, çoğunlukla adalet olarak dışa yansır. İyi
eğitim görmüş ılımlı, yumuşak huylu mizaca sahip insanların dışa yansıtacakları
karakter ise son derece olumlu olur. Bu örneklendirmemizi çoğaltabiliriz
aslında.
Velhasıl, insan hangi durumda olursa olsun, uygun eğitim
metotlarıyla istenilen kalıba sokulabilir. Eğer öyle olmasaydı, eğitim denen
olgudan söz edemezdik. Karakterli bir insan yetiştirmekte tamamen ailenin ve
çevrenin elindedir. Kişinin kendisi de doğuştan gelen huylarını eğitebilme
yetisine sahiptir.
Burada önemli olan, hangi mizaca sahip olunursa olunsun,
insanın eğitilip, karakterli hale sokulabilmesidir.
Haftaya buluşmak dileği ile, hoşça ve dostça kalın.
09.01.2012
Yazı No: 11
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder