07.01.2012
Cumartesi akşamında, Sivas Postası, Sivas Times yöneticileri ve köşe
yazarlarıyla bir arada bulunma şerefine eriştim. Ayrıca bu toplantımıza Sivas
Belediye başkanımız ve yardımcıları katılmışlardır. Şehrin sorunlarıyla ilgili yapılan samimi sohbetler, akşam yemeğimizi
tatlandırmıştır. Sivas şehrimize ve yazılı basına yeni dahil olmam sebebiyle
daha çok izleyici ve dinleyici olarak iştirak etmeyi yeğledim. Sohbet esnasında
arkadaşlarımız şehir sorunlarıyla ilgili istek ve şikayetlerini sayın başkanımıza
aracısız ilettiler. Başkanımızın cevaplarını, tarzını can kulağıyla dinlemeye
ve izlemeye çalıştım. Şöyle ki yukarıda da belirttiğim üzere yakın zamana kadar
şehirle ilgili çokta fazla bilgiye sahip değildim. Dışardan Sivas’a bakan biri
olarak yazımı şekillendirmek istiyorum. Sivas dendiğinde hafızamda beliren üç
beş özellikten başka bir şey olmadığını şuan içinizde yaşarken fark ettim.
İnanın çok üzgünüm. Sivas’la ilgili olarak; Sivas Kongresi, Sivas Kangal
köpeği, Sivas türküleri, Aşık Veysel ve kötü olarak da Madımak Oteli biliniyor.
Şehrimizin, ( Şehriniz demiyorum dikkat ederseniz) sadece bunlarla sınırlı
olarak tanımam, siz Sivaslıların bir eksikliğimi yoksa benim cahilliğimidir,
bilemiyorum. Kültür şehrimizi daha iyi tanımam için araştırmacı yazar gibi bir
sıfata sahip olmam gerekiyordur belki
de. Yada bir vesile ile gelip, burada sizinle yaşayıp sizden biri olmam ve
buram buram kültür kokan bu şehri teneffüs etmem.
Burada yaşayan aydın insanlarımız, şehrin tanıtımı ve gelişememe noktasındaki
eksikliklerinin tespiti ve çözüm noktasındaki arayışlarını, yeri geldiğinde
isyan noktasındaki eleştirilerini yakinen takip ediyorum. Yel değirmenlerine
karşı mücadele eden çok değerli arkadaşlarımı bu haklı duruşlarından dolayı bu
vesile ile kutluyorum. Bu düşüncelerini yazılı basında ve belirli ortamlarda,
birebir sohbetlerde dile getirmeye çalışıyorlar. İzledikleri bu yoldan
vazgeçmezlerse eğer, halkın bilinçlendirilmesi ve desteklerinin alınmasıyla
sonuç alınacağı kanaatindeyim. Böylelikle Sivas’ın dışardan algılanan
fotoğrafının çok daha güzel görüleceğine inanıyorum.
Sivas’ımızın şu anda gözüken fotoğrafının kader
olmaktan çıkaracak olan sadece aydınlar ve halk değildir. Burada, bu kaderi
değiştirecek yönetim noktasında gönül insanlarına ihtiyaç vardır. Halkın burada
ki vazifesi bu gönül insanlarını doğru algılayıp, doğru seçip, işbaşına
getirmesidir.
Doğan Ürgüp beyefendi, Türkiye’de belli bir siyasi
çizgide olan ve doğru algılanmalarına karşın seçim barajının azizliğinden olsa
gerek bir türlü Türkiye yönetiminde, belediye yönetimlerinde söz sahibi
olamayan bir partinin temsilcisidir. Son dönemde ne mutlu ki ( olması gerektiği
gibi ) Sivas’ın belediye yönetimine gelerek, hizmet etmeye çalışan bir
başkandır. Sivaslıların çok daha öncesinde bu vazifeyi bu siyasi düşünceye
teslim etmesi gerektiğini düşünüyorum aslında. Böyle bir kararı son belediye
seçimlerinde alan halk için, ister aramızdan alınan rahmetli Muhsin
Yazıcıoğlu’na vefa borcu deyin, isterseniz- deneyelim, görelim – deyin fark
etmez. Önemli olan şu an o mevkide olmalarıdır.
Doğan Beyin bu noktada hiç olmadığı kadar büyük
sorumluluğu var. Bu geçen zamanı çok ama çok iyi değerlendirmesi gerekiyor. Bu
dönem içerisinde yapılacak olan her davranış tüm Türkiye genelinde bu partiye
gönül veren seçmenler için bir umut olacaktır. Böyle bir misyonu var sayın
başkanın. Tanışma yemeğinde ki söylemlerini, görev anlayışını, sorunlara
bakışını dinledim. Bir konuşmacı olarak kendini güzel ifade ediyordu.
Gözlemlediğim tek eksiklik, sorunlarla mücadele etme isteğindeki
heyecansızlıktı. Ben bilirim ki heyecan duyulmayan hiçbir iş tam anlamıyla
yapılamaz. Çoğu “ cek-cak ” larla bezeli sözlerden artık haz almayan bir nesil
var önlerinde idarecilerin ve ona göre hareket edilmeli diye düşünüyorum.
Biliyorum, oturup bunları kalemle dile getirmek
kolay diyordur başkanım. Ama onun kültürümüze sahip çıkma gayreti noktasındaki
hassasiyetini de alkışlıyorum. Umarım daha fazla heyecan duyarak bu
isteklerini, seçmenin ona verdiği sürede gözle görülür bir sonuçla karşımıza
çıkar. Sohbetinde model olarak Bursa şehrimizin yapılaşmasını örnek gösterdi ve
incelediklerini dile getirdi. Yıllarca tarihi Bursa şehrimizde yaşamış biri
olarak doğru bir yolda olduklarını söyleyebilirim. Özellikle Osmanlı tarihinin
merkezi olan Bursa’mız, Osmangazi merkez ilçesi, sayın başkan Recep Altepe’nin
azimli, özverili hiç tükenmeyen heyecanla yürüttüğü hizmetlerine şahit olduk.
Tarihi dokuyu bozmadan şehrin hareketliliğine dahil ederek, bir çok yeri
turizme kazandırarak Avrupa’dan aldığı “örnek
ilçe” ödülüyle, Bursa’mızı taçlandırmıştır. Sivas şehrimizde Bursa’mızın en
büyük ilçesiyle özdeşleştirmem, oradaki gelişmeleri, şu an nefes aldığım,
suyunu içtiğim kültür şehrimizde de görmeyi arzu etmemi çok görmezsiniz umarım.
Her şey istenirse çok güzel olabilir. Buna
inanıyorum. Ama istenirse. Nefislerini, küçük hesaplarını bir kenara bırakıp
sadece hizmet aşkıyla görev yapan idarecilere ihtiyacımız var. Bir Recep
Yazıcıoğlu, bir Gaffar Okan, bir Muhsin Yazıcıoğlu, bir Adnan Kahveci ve diğer
halk ve Türkiye aşıkları olan neferlerimizin heyecanları hala hafızalarımızda.
Onlardan feyiz almalıyız. O heyecanları ile yapacakları çok şeyler varken
aramızdan alınmaları bizler için büyük kayıp. Zaten kaybedelim diyerek
alınmadılar mı içimizden. Ama anlamadıkları bir şey var, bizde onlardan çoook
var.
Bu satırlarla
kulaklarını çınlattığım sayın başkanımıza bu zorlu görevlerinde, halkla
birlikte inatla, heyecan duyarak çalışmalarını, ilerlemelerini temenni ederim.
Hoşça ve dostça kalın.
Vildan Poyraz Coşkun
11.01.2012
Yazı No: 12
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder