Bitkilerde de durum
farklı değildir. Yapılan bir deneyde, bir odanın içerisinde toprağı, saksısı,
sulanması vs tümüyle eşit şekilde ve aynı şartlarda yetiştirilen iki bitkiden
birine sadece farklılık olarak, ilgi ve sevgi sunulmuştur. İlgi ve sevgi ile
desteklenen bitkinin daha fazla geliştiği, dallanıp budaklandığı
gözlemlenmiştir.
Çevremizde çoğu zaman gözlemlediğimiz bir durumdur bir
yetişkinin çocukça hareket etmesi, çocuklar gibi nazlanması, hatta ve hatta
çocuklarının oyuncaklarıyla oynamaktan kendini alamaması. Yetişkin bir bireyin
gösterdiği bu davranışlar, çocukluk yaşlarında alamadığı, ruhsal eğitim
eksikliğinden kaynaklanmaktadır.
Bir çocuğa yaşam şartlarının dışında, aile ortamında ilgi ve
sevgiyi verecek olan anne ve babasıdır. Daha sonra okul ve çevre devreye girer.
Yalnız fiziki şartlar noktasında ki gereksinimleri yerine getirilmesinin yanı
sıra çocuğa ilgi ve alaka gösterilmezse birçok şey eksik kalmış demektir. Sevgiden yoksun olan çocuk gerçekten
yoksuldur.
Şöyle geriye dönüp baktığımızda ve bizlere nakledilen
bilgilere göre ifade ediyorum ki dedelerimizin, anne ve babalarımızın
çocuklukları, bu temel gereksiniminden yoksun geçmiştir. Anne ve babalarının
yanlarında çocuklarını sevmenin ayıp olduğu bir toplumun bireyleriyiz ne yazık
ki. Son kuşak olarak bunları aşmış olsak bile o dönemlerde yetişen
yetişkinlerin göstermiş oldukları tutarsızlıklarla iç içe yaşamaktayız.
Anne ve baba olarak çocuklarımıza ilgi ve sevgiyi
her aşamada göstermeliyiz. Burada
önemli olan bu ilgi ve sevgiyi dozunda verebilmektir. Bir başka önemli husus
şudur ki sevgi ve ilgi tam bir ciddilik içinde verilmelidir.
Tutarsız sevgi ve ilgiler çocukta birçok davranış
bozukluklarına yol açtığı unutulmamalıdır. Geçim kaygısıyla, hayatın hengâmesi
içerisinde boğuşan bir çok ebeveyn çocuklarıyla sadece hasta olduklarında sevgi
gösterisinde bulunurlar ve çevresindekilerde buna teşvik ederler. Bu ilgi ile
çocuk kısa bir sürede iyileşir. İyileşmesinin ardından ilgi ve sevginin kesildiği
bir ortamda çocuk ister istemez ikilemler yaşamaya başlar. Bundandır ki
kendisiyle ilgilenilmesini isteyen bir çocuk hastalanmayı bile ister ya da
hasta numarasına yatar.
Bilinçli, yerli yerinde ve en önemlisi, kesintisiz
ruhsal gelişimlerini tanımlayan çocukların kişilikleri de olumlu olarak
tamamlanmaktadır. Çocuklarımızı sevmemiz, ilgi ve alaka göstermemiz çokta zor
değil, olsa olsa geleceğimize yatırımımızdır.
Bebeklik dönemlerinde çocukların, annelerinin
dokunmalarına, kokusuna ve sıcaklığına ihtiyaç duymaları boşuna değildir.
Sevgiden ve anne sıcaklığından yoksun büyüyen yetimhane çocuklarımızın çoğu
bebekliklerinde hayatlarını kaybetmekte oldukları gerçeğini görmezden
gelemeyiz. Bu zorlu aşamayı atlatıp, yetişkin olarak aramızda yaşamlarını sürdürenlerin
çoğu şizofren, psikopat veya birçok davranış bozuklukları sergileyen şansız
insanlar olduğunu unutmamalıyız. İyimser, insanlığa kucak aşmış ne kadar iyi ve
güzel insan varsa, tüm bu güzel vasıflarını, çocukluklarında aldıkları sevgi ve
ilgiye borçludurlar. Oysa tarihe adını diktatörlükle ve insanlığa yapmış olduğu
zulümlerle adını yazdıran idareciler çocukluklarında birazcık sevgi görmüş
olsalardı, bütün bunları yapamayacakları aşikârdır.
Velhasıl, anne ebeveynlerinin ilgisi ve sevgisi
çocuğa güven olarak yansıyacaktır hayatında. Bizler çocuklarımıza bu güveni
veremesek eğer kim verebilir ki. Çekirdek aile içerisinde verilmesi temel
ihtiyaç olan bu duyguyu eğitim dönemi içerisinde öğretmenlerimizle
desteklenmesi bir o kadar daha önemli bir husustur.
Sağlıklı bir anne babanın ve öğretmenlerin desteği ile
şekillendireceğimiz genç neslimizi, yarınlara taşımanın verdiği huzuru tüm
okurlarımın hissetmesi dileğiyle, hoşça ve dostça kalın…
16.01.2012
Yazı No: 13
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder