bir vatan uğruna…
Elif, yatmak üzere odasında hazırlıklarını yaparken
içerde annesinin telaşlı, korkulu seslerini işittiğinde aceleyle salona koştu.
Babası hiç ses çıkarmadan ama annesinin yüz ifadesine benzer bir ifadeyle
televizyona adeta yapışmış bir vaziyetteydi. Hâlbuki televizyonu bu şekilde
izlememesi için kendisini ne kadar çok uyarıyorlardı. “Anne ne oldu” dedi Elif. Annesi ise yine
aynı telaşla “darbe olmuş kızım” dedi defalarca. Elif korkuyla “darbe ne anne” diyerek soru soruyordu annesine. Bir süre
sonra babası “hanım ben gidiyorum kızımız sana emanet. Ne olur ne olmaz.
Hakkını helal et” diyerek Elif’i her zamankine benzemeyen bir şekilde sarıldı,
öptü ve evden ayrıldı.
Annesi ağlamaklıydı. Bir şeyler ters gidiyordu. Babası her
zaman evden çıkarken -görüşürüz- derdi. Oysa bu sefer farklı bir şey söylemişti.
Babası gittikten sonra annesi Elif’i rahatlatmak için yanına oturttu ve
anlatmaya başladı. “Bak Elif’im. Şu anda sana anlatacaklarımın ne kadarını
anlayabilirsin bilemiyorum çünkü henüz çok küçüksün. Etrafımızda vatanlarında
savaş olduğu için evlerini, işlerini okullarını en önemlisi vatanlarını bırakıp
ülkemize gelen Suriyeli kardeşlerimiz var. Ülkemizde darbe yaparak onların
durumuna düşürmeye çalışıyorlar bizi. Darbe şiddet demek kızım. Vatanımızın
elimizden şiddetle alınması demek. Bir çocuğun zorla annesinden babasından alınması
gibi düşün. Kitaplarda okuduğunuz, öğretmenlerinizin ve evde de bizim
anlattığımız Kurtuluş savaşı gibi, Çanakkale savaşı gibi. Dedelerimiz bu
savaşları yapmasalardı şuan vatanımız olmazdı bizim. Şimdi de aynı durum kızım.
Vatanımızı bizden almak isteyenlere karşı çıkmazsak başkalarının vatanında ezik
bir şekilde yaşamak zorunda kalırız Allah korusun. Babanda ve diğer çocukların
babaları da Vatanımızı kimselere vermemek, sahip çıkmak için gittiler. Merak
etme her şey düzelecek. Vatanımızı biz çok seviyoruz onu bizden hiç kimse
alamaz” diyerek kızına sımsıkı sarıldı.
çığlıklar döküldü
gecenin yırtmacından
biz maskelilerin eşkıyalığı
sonrası
vatanın daralan
sokaklarında
topladık yarınlarımızı
tek tek
gelincik misali
-Vildan poyraz coşkun-
Elif
henüz on yaşında. Annesinin dediği gibi bazı kavramları anlayabilmesi için yaşı
henüz çok erken. Vatan kelimesini çocuklarımıza eğitim döneminin ilk yıllarında
farkındalık yaratmak adına bolca kullanırız. Mesela “atalarımız vatanımızı
düşmanlardan kurtardı” cümlesi çocukken en sık duyduğumuz daha sonraki
nesillere de aktarılan bir cümledir.
Sıcak
savaşların soğuk savaşlara döndüğü günümüzde -vatan olgusundan uzaklaşan
nesillerle karşı karşıyayız- dediğimiz bir zamanda yaşanılan talihsiz bir
olayla gördük ki düşündüğümüzün aksine vatan sevgimiz genç neslimizde de
dipdiri duruyor. Kurtuluş savaşı gibi Çanakkale savaşı gibi ve daha nicelerinde
verilen mücadelenin bir tekrarı verildi 15 Temmuz akşamı ve sonrasında.
Atalarımız boşuna şehit düşmemişler dedirtti o gecenin şehitleri ve gazileri.
Bastığın yerleri “ toprak” diyerek geçme tanı
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı
Sen şehit oğlusun incitme yazıktır atanı
Verme dünyaları alsan da bu cennet vatanı- diyen istiklal
şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un bu satırları bugünlerde ne kadar da anlamlı
geliyor insana. Vatan sevgisini yakın
zamanda yaşadığımız böyle bir acı olaydan sonra anlatmayı kimse istemezdi fakat
bu olayın en yakın tarih ve taze gündem olması nedeniyle bu noktadan anlatım kaçınılmaz
oldu ne yazık ki.
Çocuğa okuldan önce
ailede birçok eğitim verilmeye başlanır. Küçük yaşlardaki çocuklara, insan,
bitki, hayvan sevgisi ve en önemlisi Allah sevgisi aşılanırken okul eğitimi ile
birlikte vatan sevgisi de devreye girer. Vatanı anlatmadan önce çocukta tarih
bilincinin fark ettirilip geliştirilmesi daha doğru ve yerinde bir davranış olacaktır.
Tarihimizi masallarla ve çizgi diziler yardımıyla anlatmak çok daha etkili bir
yöntemdir. Son yıllarda bu anlamda ki yapımlara ağırlık verildiğini görmek çocuklarımız
adına sevindirici.
Eğitim dönemi
içerisinde önemli bayramlarımızı, zafer kutlamalarımızı ve birçok anma
etkinliklerimizi öğrencilerimizle birlikte okullarda kutluyoruz. Her yıl
tekrarlanan bu etkinliklerin sıradan günler olmadığını ve bu günlerin öneminin
öğrencilerimize, doğru bir şekilde anlatılması tabii ki biz eğitimcilerin en
büyük sınavı olsa gerek. Bizler –vatan- kelimesini sıradan olmaktan çıkarıp, tıpkı
isimleri gibi özel bir kelime olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Bu özel günlerin
öncesinde ya da o günlerde bu anlatımları destekleyen görselleri
öğrencilerimize sunduğumuzda daha etkili bir farkındalık yaratmış oluyoruz.
15 Temmuz sonrası bir
şekilde de olsa vatansızlığın bizlerden neleri alıp götüreceğini iyi
sezinledik. Çocuklarımızla yaşadığımız o günler anlatımın, yaşanılanların
hiçbir zaman önüne geçemeyeceğinin bir göstergesi olması bakımından hayırlar
doğurmuştur. Elif gibi birçok çocuğun ve
gencin vatan olgusu 15 Temmuz sonrası tam yerine oturmuştur. Meydanlarda neden
toplanıldığını, her zaman aşina oldukları “vatan
bölünmez” sloganının tam olarak ne anlama geldiğini biz anneler babalar ve
eğitmenler çok daha etkili bir şekilde çocuklarımıza anlatır olduk. İstiklal
marşımızı sıradan bir replikten uzak, içeriğini kavramış olarak okuduk çok
şükür.
Edebiyat alanında Vatanı
anlatan birçok eserler yazılmıştır. Şiirlerde söylemek istediklerimizi bir
çırpıda anlatan çok güzel satırlar dizeler vardır. Yazımda ki eksiklikleri
kapatacaktır merhum şairimiz Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın vatan sevgisini anlatan
güzel dörtlüğü;
Allah bir nefes kadar yakın
gökyüzü bir nefes kadar uzakta
gidecektir kainatın son zerresine dek
hürriyetimiz, bu toprakta
vildan poyraz coşkun
08.10.2016
Yazı No: 35
Şiir Vakti Dergisi
Sayı 11, Yaz 2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder