17 Mayıs 2017 Çarşamba

bir vatan uğruna…

bir vatan uğruna…

Elif, yatmak üzere odasında hazırlıklarını yaparken içerde annesinin telaşlı, korkulu seslerini işittiğinde aceleyle salona koştu. Babası hiç ses çıkarmadan ama annesinin yüz ifadesine benzer bir ifadeyle televizyona adeta yapışmış bir vaziyetteydi. Hâlbuki televizyonu bu şekilde izlememesi için kendisini ne kadar çok uyarıyorlardı.  “Anne ne oldu” dedi Elif. Annesi ise yine aynı telaşla “darbe olmuş kızım” dedi defalarca. Elif korkuyla “darbe ne anne”  diyerek soru soruyordu annesine. Bir süre sonra babası “hanım ben gidiyorum kızımız sana emanet. Ne olur ne olmaz. Hakkını helal et” diyerek Elif’i her zamankine benzemeyen bir şekilde sarıldı, öptü ve evden ayrıldı.

Annesi ağlamaklıydı. Bir şeyler ters gidiyordu. Babası her zaman evden çıkarken -görüşürüz- derdi. Oysa bu sefer farklı bir şey söylemişti. Babası gittikten sonra annesi Elif’i rahatlatmak için yanına oturttu ve anlatmaya başladı. “Bak Elif’im. Şu anda sana anlatacaklarımın ne kadarını anlayabilirsin bilemiyorum çünkü henüz çok küçüksün. Etrafımızda vatanlarında savaş olduğu için evlerini, işlerini okullarını en önemlisi vatanlarını bırakıp ülkemize gelen Suriyeli kardeşlerimiz var. Ülkemizde darbe yaparak onların durumuna düşürmeye çalışıyorlar bizi. Darbe şiddet demek kızım. Vatanımızın elimizden şiddetle alınması demek. Bir çocuğun zorla annesinden babasından alınması gibi düşün. Kitaplarda okuduğunuz, öğretmenlerinizin ve evde de bizim anlattığımız Kurtuluş savaşı gibi, Çanakkale savaşı gibi. Dedelerimiz bu savaşları yapmasalardı şuan vatanımız olmazdı bizim. Şimdi de aynı durum kızım. Vatanımızı bizden almak isteyenlere karşı çıkmazsak başkalarının vatanında ezik bir şekilde yaşamak zorunda kalırız Allah korusun. Babanda ve diğer çocukların babaları da Vatanımızı kimselere vermemek, sahip çıkmak için gittiler. Merak etme her şey düzelecek. Vatanımızı biz çok seviyoruz onu bizden hiç kimse alamaz”  diyerek kızına sımsıkı sarıldı.

çığlıklar döküldü gecenin yırtmacından
biz maskelilerin eşkıyalığı sonrası
vatanın daralan sokaklarında
topladık yarınlarımızı tek tek
 gelincik misali
-Vildan poyraz coşkun- 

Elif henüz on yaşında. Annesinin dediği gibi bazı kavramları anlayabilmesi için yaşı henüz çok erken. Vatan kelimesini çocuklarımıza eğitim döneminin ilk yıllarında farkındalık yaratmak adına bolca kullanırız. Mesela “atalarımız vatanımızı düşmanlardan kurtardı” cümlesi çocukken en sık duyduğumuz daha sonraki nesillere de aktarılan bir cümledir.
Sıcak savaşların soğuk savaşlara döndüğü günümüzde -vatan olgusundan uzaklaşan nesillerle karşı karşıyayız- dediğimiz bir zamanda yaşanılan talihsiz bir olayla gördük ki düşündüğümüzün aksine vatan sevgimiz genç neslimizde de dipdiri duruyor. Kurtuluş savaşı gibi Çanakkale savaşı gibi ve daha nicelerinde verilen mücadelenin bir tekrarı verildi 15 Temmuz akşamı ve sonrasında. Atalarımız boşuna şehit düşmemişler dedirtti o gecenin şehitleri ve gazileri.
Bastığın yerleri “ toprak” diyerek geçme tanı
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı
Sen şehit oğlusun incitme yazıktır atanı
Verme dünyaları alsan da bu cennet vatanı- diyen istiklal şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un bu satırları bugünlerde ne kadar da anlamlı geliyor insana. Vatan sevgisini yakın zamanda yaşadığımız böyle bir acı olaydan sonra anlatmayı kimse istemezdi fakat bu olayın en yakın tarih ve taze gündem olması nedeniyle bu noktadan anlatım kaçınılmaz oldu ne yazık ki.

Çocuğa okuldan önce ailede birçok eğitim verilmeye başlanır. Küçük yaşlardaki çocuklara, insan, bitki, hayvan sevgisi ve en önemlisi Allah sevgisi aşılanırken okul eğitimi ile birlikte vatan sevgisi de devreye girer. Vatanı anlatmadan önce çocukta tarih bilincinin fark ettirilip geliştirilmesi daha doğru ve yerinde bir davranış olacaktır. Tarihimizi masallarla ve çizgi diziler yardımıyla anlatmak çok daha etkili bir yöntemdir. Son yıllarda bu anlamda ki yapımlara ağırlık verildiğini görmek çocuklarımız adına sevindirici.

Eğitim dönemi içerisinde önemli bayramlarımızı, zafer kutlamalarımızı ve birçok anma etkinliklerimizi öğrencilerimizle birlikte okullarda kutluyoruz. Her yıl tekrarlanan bu etkinliklerin sıradan günler olmadığını ve bu günlerin öneminin öğrencilerimize, doğru bir şekilde anlatılması tabii ki biz eğitimcilerin en büyük sınavı olsa gerek. Bizler –vatan- kelimesini sıradan olmaktan çıkarıp, tıpkı isimleri gibi özel bir kelime olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Bu özel günlerin öncesinde ya da o günlerde bu anlatımları destekleyen görselleri öğrencilerimize sunduğumuzda daha etkili bir farkındalık yaratmış oluyoruz.

15 Temmuz sonrası bir şekilde de olsa vatansızlığın bizlerden neleri alıp götüreceğini iyi sezinledik. Çocuklarımızla yaşadığımız o günler anlatımın, yaşanılanların hiçbir zaman önüne geçemeyeceğinin bir göstergesi olması bakımından hayırlar doğurmuştur.  Elif gibi birçok çocuğun ve gencin vatan olgusu 15 Temmuz sonrası tam yerine oturmuştur. Meydanlarda neden toplanıldığını, her zaman aşina oldukları “vatan bölünmez” sloganının tam olarak ne anlama geldiğini biz anneler babalar ve eğitmenler çok daha etkili bir şekilde çocuklarımıza anlatır olduk. İstiklal marşımızı sıradan bir replikten uzak, içeriğini kavramış olarak okuduk çok şükür.

Edebiyat alanında Vatanı anlatan birçok eserler yazılmıştır. Şiirlerde söylemek istediklerimizi bir çırpıda anlatan çok güzel satırlar dizeler vardır. Yazımda ki eksiklikleri kapatacaktır merhum şairimiz Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın vatan sevgisini anlatan güzel dörtlüğü;

Allah bir nefes kadar yakın
gökyüzü bir nefes kadar uzakta
gidecektir kainatın son zerresine dek
hürriyetimiz, bu toprakta
           

vildan poyraz coşkun
08.10.2016
Yazı No: 35
 
Şiir Vakti Dergisi
Sayı 11, Yaz 2017

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder